İstanbul – Greenpeace Akdeniz, Türkiye’nin yeşil ve adil bir geleceğe doğru ilerlemesi amacıyla, tüm Türkiye’deki siyasi partileri önümüzdeki seçimler öncesi “Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi”ni imzalamaya çağırdı.
İklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı, aşırı hava olayları, kuraklık, gıda sorunu gibi insan nüfusu dahil gezegendeki tüm canlılık için ciddi bir tehdit oluşturan tüm krizler, bugüne kadar kamuoyunda küresel ve çaresi olmayan distopik gelecek senaryoları olarak gösterilse de iklim krizi ve ekolojik yıkım tüm ülkelerde hükümet ve karar vericiler tarafından uygulanan politikaların sonucudur. Bu nedenle, Greenpeace Akdeniz, tüm bu krizlerin çözümünde kilit rol oynayacağına inandığı Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi’nin, siyaset üstü bir yol gösterici olarak önümüzdeki seçimler öncesinde tüm parti programlarında yer almasını talep ediyor.
Greenpeace Akdeniz, Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi’nin, tüm Türkiye’yi kapsayan eşit, sürdürülebilir ve adil bir gelecek için zemin hazırlayacağına inanıyor. Bu tarihi sözleşmenin hedefleri arasında kapsamlı iklim eylemi, biyoçeşitlilik koruma, yeşil ekonomi, dirençli ve güvenli kentler, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kamu kaynaklarında şeffaflık ve hesap verme mecburiyeti bulunuyor.
YEŞİL ADİL DÖNÜŞÜM SÖZLEŞMESİNDE ÖNE ÇIKAN TALEPLER
Greenpeace Akdeniz Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesinde iklim kriziyle kapsamlı bir mücadele için:
2030 itibariyle; elektrik üretiminde kömürden çıkışın tamamlanması, yenilenebilir kaynakların payının %75’e çıkarılması ve toplam karbon salımında, 2020 yılına kıyasla %35 mutlak azaltım sağlanması, 2050 itibariyle ise net sıfır karbon hedefine ulaşılması; elektrikli araç sayısının toplam araç sayısındaki oranının binek araçlarda %20’ye, toplu ulaşım ve yük araçlarında %10’a çıkarılması ve nükleerden vazgeçilmesi gerektiği bildiriliyor.
Sözleşmede yer alan biyoçeşitliliğin korunması kapsamında öne çıkan talepler; 2030’a kadar kara ve denizlerin en az %30’unun koruma altına alınmasını; orman, zeytinlik, sulak alan, tarım alanları, önemli doğa alanları ve milli parkları imara, yatırıma açan düzenlemelerin iptal edilmesini ve oluşan tahribatın 2030’a kadar onarılmasını; toprağın, havanın, suyun agro ekolojik yöntemlerle korunmasını; çiftçinin adil üretimle desteklenmesini ve sürdürülebilir ve zehirsiz sofralar yaratılmasını içeriyor.
Sözleşme; ekonomik ve toplumsal refahı, sürdürülebilirliği, adaleti ve eşitliği gözeten talepleri de gündeme getiriyor.
Özellikle, iklim kriziyle mücadele için kömürden çıkışı şart koşan sözleşme, kömür sektöründe çalışanların ve ailelerinin mağdur olmaması için yeniden mesleklendirme dahil gerekli ekonomik ve sosyal önlemlere parti programları içinde mutlaka yer verilmesi gerektiğini belirtiyor. Yaşlılar, çocuklar, kadınlar, engelliler, kent yoksulları gibi dezavantajlı grupların haklarını destekleyen sözleşme, kent kaynaklarının adil bir şekilde dağıtılmasını,tüm hizmetlerin erişilebilir olmasını, toplu taşımanın konforlu hale getirilmesini, yeşil alanların erişime ve faydalanıma uygun hale getirilmesini talep ediyor. Özellikle, iklim krizinden en çok etkilenen gruplar arasında yer alan grupların karar alma süreçlerine doğrudan katılımını garanti altına alacak toplumsal cinsiyet eşitliği politikası, Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi’nin önemli maddelerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
Greenpeace Akdeniz, yeşil adil dönüşüm kapsamında; kamu kaynaklarının nereye, nasıl harcandığı ve harcanacağı konusunda halkın denetim gücü ve kararlara doğrudan katılımını sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesini talep ediyor.
Greenpeace Akdeniz Proje Geliştirme Yöneticisi Onur Akgül;
Yeşil Adil Dönüşüm Sözleşmesi ile, iklim krizine eşlik eden toplumsal, iktisadi ve ekolojik krize karşı da mücadele etmenin yol haritalarını birlikte yaratabiliriz. Tüm adayları, toplumun tüm kesimlerini, yeşil ve adil bir dönüşüme inanan herkesi, hem bu tarihi genel seçim öncesinde, hem de seçim sonrasındaki yeniden yapılanma sürecinde, iklim dostu, güvenli ve dirençli bir gelecek için bu siyaset üstü ortak taleplerle mücadele etmeye çağırıyoruz. İklim krizine karşı koymadığımız bir coğrafyada, ne iş, ne temiz hava ne de hayatta kalma garantimiz olur. Yeşil, adil bir sistemsel dönüşüm, iklim krizinde hayatta kalmanın ortak çabası için bize bir zemin yaratıyor.